4 Mayıs 2007 Cuma

Gelecek için yararlı dersler

ANAYASA Mahkemesi, cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili aldığı kararla, cumhuriyet, demokrasi ve Anayasa konusunda yıllardır yazdıklarımın ne kadar haklı oluğunu kanıtlamıştır: Cumhuriyet ve Anayasa’nın kurallarına saygı! Demokrasinin iki doğal kaynağına bağlılık!AKP hükümetinin cumhurbaşkanlığı seçimi süresinde izlediği yanlış politikadan ve Anayasa Mahkemesi’nin aldığı karardan çıkartılacak çok önemli dersler var. Bu dersleri ilgililerin dikkatine sunuyorum:68’E ÖZEN YOK1. Çağdaş demokratik cumhuriyet, bir anayasal rejimdir. Bu Anayasa’da cumhuriyetin nitelik ve özellikleri yazar. Örneğin siyasal partiler:"Siyasi partiler önceden izin alınmadan kurulurlar ve Anayasa ve kanun hükümleri içerisinde faaliyetlerini sürdürürler. Siyasi partilerin tüzük ve programları ile eylemleri, devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik ve laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı olamaz; sınıf veya zümre diktatörlüğünü veya herhangi bir tür diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayamaz; suç işlenmesini teşvik edemez" Anayasa Madde 68).AKP hükümeti, eylemleri ve uygulamalarında Anayasa’nın 68. maddesinin zorunlu kıldığı özeni göstermemiştir.174’Ü ÇİĞNEMİŞTİR 2. AKP hükümeti, Anayasa’nın 174. maddesinde yer alan, inkılap kanunlarının korunmasına dair hükümleri, başta öğrenim birliği ilkesi olmak üzere sık sık çiğnemiştir.3. AKP hükümeti, Cumhuriyet kurumlarıyla sık sık çatışmış ve bu kurumlara gereken saygıyı göstermemiştir. Bunun en son örneği, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Anayasa Mahkemesi’nin aldığı son kararla ilgili sözleridir: "Anayasa Mahkemesinin kararı, demokrasimize sıkılmış bir kurşundur."4. AKP hükümeti, eylem ve uygulamalarıyla, Anayasa’nın değiştirilmez ikinci maddesinde yer alan laiklik ilkesini sık sık çiğnemiştir.5. AKP hükümeti, Türkiye Cumhuriyeti demokrasisinin temel niteliklerini ve çerçevesini belirleyen 2. maddesini sıkça yok saymıştır.6. AKP hükümeti, kuvvetler ayrılığı bağlamında, yargı erkinin TBMM’nin yasama ve hükümetin yürütme işlemlerini denetlemek hakkına sahip olduğunu bilmezden gelmiştir. Başta Başbakan olmak üzere AKP’nin bütün yöneticileri, Arend Lijphart’ın, Ergun Özbudun ile Ersin Onulduran tarafından çevrilen "Çağdaş Demokrasiler" (Yetkin Yayınları) adlı kitabının "Yargı Denetimi" (S. 166) bölümünü dikkatle okumalıdır. ÖZELEŞTİRİ YAPMAMIŞTIR 7. Siyasal hayatta, geçmişte söylenmiş bütün sözler bağlayıcıdır. Değiştiğini ileri süren her siyaset adamı bu sözlerinden dönmüş ise kamu önünde ciddi bir özeleştiri yapmak zorundadır. Recep Tayyip Erdoğan ile Abdullah Gül bu çok önemli etik zorunluluğu yerine getirmekten kaçınmışlardır. Bu kaçış yüzünden Cumhuriyet ve demokrasi dersinden sıfır almışlardır!8. Basında kalem oynatanlar, radyo ve televizyonlarda konuşan İslamcı ve neoliberaller için önemli not: Siyasal partiler ile iktidarların eylemlerinin Anayasa’nın mihenk taşına mutlaka vurulacağını en kısa zamanda öğrenmek zorundadırlar. Anayasa’yı savunmadan demokrat olunamaz! Önce Anayasa!

ÖZDEMİR İNCE

Bu ülkenin çocuğu olmanın yükümlülüğü

Tufan TÜRENÇ



BAŞBAKAN Erdoğan önce çıktı, Anayasa Mahkemesi’nin kararı için "Demokrasiye sıkılan kurşun" dedi.Yoğun tepkiler üzerine tam bir "U dönüşü" yaparak bu sözleriyle Anayasa Mahkemesi’ni değil, Baykal’ı eleştirdiğini söyledi.Bir lider, hele hele Türkiye’ye çağ atlattığını iddia eden bir lider böyle bir "U dönüşü" yapmamalı.Ya böyle bir söz söylememeli, ya da söylediklerinin arkasında durmalı. Zaten Erdoğan, cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde uyguladığı stratejiyle başarılı bir liderlik örneği de veremedi.Çünkü sürdürdüğü politika fiyaskoyla sonuçlandı.Hem askerden, hem de halktan muhtıra yedi. Laik, demokratik cumhuriyet duyarlılığı içinde olan milyonlarca insan sokaklara döküldü ve Erdoğan ile partisini protesto etti.İnsanlar Erdoğan’ı cumhuriyete, cumhuriyetin kazanımlarına, ilkelerine karşı olmakla suçladı.Böyle bir partinin adayının Çankaya’ya çıkmaması için kararlı olduğunu haykırdı. Son günlerdeki gelişmeler ve alınan birbiriyle çelişkili kararlar, bu iki depremin AKP iktidarının kimyasını bozduğunu ortaya koyuyor.* * *Şimdi gelelim son AKP Grubu’nun yaptığı toplantıya...Gruba getirilen bindirilmiş kıtalara "Türkiye seninle gurur duyuyor" diye slogan attırmak, AKP’nin yaşadığı travmayı atlatmasına yetecek mi?Bu sloganlar, alkışlar 550 milletvekilli parlamentoda 352 milletvekili olan bir partinin liderinin başarısızlığını örtebilecek mi?Bu fiyasko toplumdan gizlenebilecek mi?Buna olumlu yanıt vermek olanaksız. Gerçek ortadadır: Erdoğan, cumhurbaşkanlığı seçimini götürememiştir. Ayrıca her gün yeni hatalar yapmakta, birbiriyle çelişen kararlar almaktadır. Sürekli kriz üreten ve bu krizlerin altında kalan bir politikacı durumuna düşmüştür. Tek başarı kazandığı yer, ürettiği krizleri muhalefetin ve medyanın üzerine atmakta gösterdiği beceridir.Taraftarlarına hiçbir mantık ölçüsüne sığmayan "Yüzde 60 oyla geliriz" moralleri pompalamaktadır. Siyasi stratejisinin tamamını günlük ayak oyunlarına bağlamak, tutarlı bir politika sayılamaz.* * *Şimdi bu iktidardan kurtulmak isteyen, bu iktidarı laik, demokratik cumhuriyete tehdit olarak gören insanlara önemli bir görev düşüyor. Herkes sandığa gitmelidir. Bu bir vatandaşlık görevidir. Bu görevi yapmamak, millet olarak önümüze çok ağır faturalar getirir. Biliyorum, 22 Temmuz zor bir tarih.Bu tarihin birtakım art niyetlerle bilinçli olarak seçildiğini de biliyorum. Ama halkımız, bütün bu oyunları yenmek zorundadır.Bugün, geçen seçimde sandığa gitmeyen 10 milyona yakın insanın duyarsızlığının faturasını ödüyoruz.Eğer o insanlar oylarını kullanma sorumluluğu içinde olsalardı, bugün AKP iktidarıyla boğuşmak durumunda kalmayacaktık. Halkımız, iki eli kanda olsa bile sandığa gidip oyunu cumhuriyete sahip çıkacak partilere vermelidir. Bunu yapmak, bu ülkenin çocuğu olmanın yükümlülüğüdür.